28 Mart 2012 Çarşamba

AŞKI’NIN PROJESİ


Haşimdi size bişi söylicem. Habu konaktan belediye binasına kadar olan yer var ya.. Böön havu arayı adımladım. Kaç adım geldi dersiiz? Tastamam 600 adım saydım. Benim adımıma göre tam 500 metiro tutuyo. Yeni yapılan sahil yolu ile eski yolun arası da 40 adım tutuyo. Bu da eder 30 metiro. Neresinden bakarsan bak 15 dönümlük bir yer. İçinde bir halı saha var. Dolmuş durağı da urda. Tamı tamına beş kasap Piraziz köftesi yapıyo. Çarşıya yakın ucunda Potin’in işlettiği bir çay bahçesi var. Öbür ucunda da gine böyükçe bir park var. Atatürk anıtı da urda. Yazın o kadar iyi oluyo ki.. Fındık zamanı Piraziz galabalıklaşınca herkeş çoluk çocuk akşamları parka akın ediyor.
Bu yazın İzmir tarafına gettidim. Uralarda görünce bizim habu ara aklıma geldi. Adamlar ne has tükkanlar yapmış. Hepsi birbirinin aynısı.. Kimi lokunta yapmış. Kimi geyim satıyor. Ayakkabıcı var. Dondurma satan var. Yazın denize gireceklere terlik, top, kolluk satanlar mı ararsın? Hepsi urda..
Yoldan geçenlerin arabalarını durduracağı yerler yapmışlar. Ula gardaşım, herifler bir hela yapmışlar. Bir lira veriyosun emme çıkarken de “helal olsun” diyosun.
Bizim habu ara niye ıslah edilmesin, dedim. Moloz yığınıyla dolu.. Bu Piraziz’den heç mi mimar, mühendis çıkmamış diye düşündüm. Halbusem hepsi var diyolar. Var da niye yapılmasın?
Gardaşım, haşimdi Piraziz’de bir gazete çıksaydı hemen gider bunu yazmasını isterdim. Emme lakin yok… Haşimdi haburda altı kişiyiz. Hepiz duyduz. Herkeş tanıdığı mimara, mühendise sölesin. Birer proce yapsınlar.
Bu devirde bu proce lafı çok konuşuluyor. Piraziz’in niye bir procesi olmasın.
Bu procelerin en eyisi hangisiyse habu onbeş dönümlük yere bir canlılık gazanduralım.
Havurdaki gasapları görüyosuz. Hepsi çukurda kalmış gibi.. Şöle gine meydan yere alıp da Piraziz köftesi neymiş bir göstersinler. Öle değil mi?
Halı sahayı al urdan, başka bir yere yap.
Eski üskü bikaç bina var. Haunları da yık, at…
Tek katlı yeni tükkanlar yap.
Garılar bazarı aynen kalsın. Havu İzmir taraflarında herkeş organik meyve sebze peşindeymiş. Gedeosuz muymuş neymiş. Öle diyolar.
Naim beyin konağının duvarını kaldır. Hatta konağı, Naim Tirali Kültür Evi’ne dönüştür. İnsanlar gelmişken konağın bahçesini görsünler. Oturup bir çay içsinler.
Havuruya küçük bir yer yap. Gelenler girebi, şelek, kösere, el değmeni, kolan, bakraç, sitil, sacıyak, el ışığı, eyiş, elek, ilistir, çamaşır peteği, dibek gibi eskiden kullanılan eşyalarımızı görsünler.
İstiyen hılına hızanına parkı gezdürsün. Şöle bi serinlesinler. Serentide bi hatıra foturafı çektürsünler.
Etini, ekmeğini, içeceğini alsın, öle gitsinler.
İzmir’de baa ne desinler? “Sizin uralar cennet gibi, haburalara yanmaya mı geldiz?”
“Turunan gine gelicok” dediler.
Havu taş ocağına da alış veriş merkezi yap. Tur otobüslerini uraya çekerler. Hem uri, hem de haburi gezerler.
Al saa Aşkı’nın procesi, diyecem emme bu işi şehircilikten anlıyanlar yapıyomuş. Bizim uşaklardan urda okuyanlar da varmış. Heböle gine bi araya gelip yaparlar…
Ben taa ne diyim? Kalın sağlıcakla..