Anadolu
kültürümüzde köyler birbirine yakın evlerden oluşur. Karadeniz bölgemiz
farklıdır. Köy evleri birbirinden uzakta yapılmıştır. Bunun en önemli sebebi
Karadenizlinin özgürlüğüne düşkün olmasıdır.
Ancak kente
inildiğinde ters bir durumla karşılaşılır. Sahil şeridinde yer darlığı
nedeniyle yüksek apartmanlar yapılır. Bu apartmanlar hem denizi kapatır, hem de
kentin siluetini bozar. Bir de öylesine iç içe yapılır ki köyde iken tek başına
özgürce yaşayanlar bu defa balkon balkona yaşamaya mecbur kalırlar. Çoğunun
balkonlarında asılı görülen bezler bunun sonucudur.
Piraziz’de
de durum aynısıdır.
Bir gün “Keşke
sahile o kadar yüksek ve iç içe binalar yapılmasaydı” denilecekse işte o gün,
bugündür. Sorumlu olan herkes kaliteli yaşam için ortak akılla ve sağduyu ile
hareket etmelidir. Zira Piraziz gibi umudunu turizme bağlamış beldelerde geleceği
karartmamak gerekir.
Bugün
Piraziz’de eli ayağı düzgün ilk site, beş apartmandan oluşan Denizkent
sitesidir. 1980’li yıllarda yapılmıştır.
Ne var ki
şimdi bahçe duvarına bitişik yeni bir inşaatla o güzelliğini kaybeder olmuştur.
Hâlbuki
diğer bir cephesine de geçen yıl bir okul yapılmıştı. Şimdi okulun mesafesine bakıyoruz,
bir de yeni inşaata… Yeni inşaat, bir hançer gibi sitenin bahçe duvarına saplanmış
vaziyette…
Okulu
devlet yapıyor. Ama apartman özel sektöre ait…
Biri
“Devlet baba” gibi duruyor. Diğeri balkonlara bez gerdiriyor.
Birinde
hizmet anlayışı var. Diğerinde para…
O para ki özgürlüğün
bile önüne geçebiliyor.