10 Eylül 2018 Pazartesi

ŞEYH İDRİS'TEN MEKTUP VAR

            Selamünaleyküm aziz ve muhterem Bendahorlular,
Aziz ile Gökçeali’ye geleli 600 sene olmuş. Yıllar ne çabuk geçiyor!
Aziz, sizin Güneykalesi dediğiniz Bendahor’un hemen karşısındaki köyde yerleşmişti.
Denizden gelebilecek saldırılar, sivrisinek, hayvanların beslenmesi nedenleriyle sahilden 8-10 kilometre içerileri tercih ettik.
Siz şimdi fındık ağaçları dikmişsiniz. Her taraf yemyeşil olmuş.
Bizim zamanımızda şimdiki Piraziz demek Bendahor kalesi demekti. Ama siz viran etmişsiniz. Yolu izi kaybolmuş. Orayı yeniden canlandırın.
Aziz’e Nefsi Piraziz’de, bana Gökçeali’de anıt mezar yaptırmışsınız.
Sağolun…
Sağolun da, siz esas fındığınızı anıtlaştırın. Odur sizin yüzünüzü ağartacak olan…
Hani sizin kirazınızın anıtı…
Demirden bir elma yapıp sembolleştirebilirsiniz.
Hepimiz gelip geçiciyiz.
Ama adı Bendahor da olsa, Abdal da olsa, Piraziz de olsa burası hep kalacaktır.
Piraziz’den Bendahor Kalesini görebilirsiniz. Esas olan Bendahor Kalesine çıkarak Anadoluyu ve dünyayı görmektir.
Kalın sağlıcakla…

ŞEYH İDRİS


8 Temmuz 2018 Pazar

ADA GONCASI


Adanın goncasıydı
Güzelyurt’ta doğan
Karşı tarafta Aksu
Biraz ötede Düziçi
Yakamoza bakar mısın
Bir ışık, bir ışık ki
Uzayıp gidiyordu
Gaz lambasında tam gaz
Isparta’nın Gönen’ine
Ankara’nın Hasanoğlan’ına

1937’lerin Anadolu’su ve Ada’sı
Aydınlanıyordu Çifteler’de, Kızılçullu’da
Ve de adanın Güzelyurt’unda
Üçyüz yıllık kaybı telafi edercesine

Adanın goncasıydı
Öğretmen kolejiydi
Beceri ağırlıklı
Açtı
Büyüdü
Akademi oldu
Lefkoşa’yı aydınlattı
Adayı aydınlattı

Adanın goncasıydı
Gül oldu
Laleyi çağırdı Anadolu’dan
Duydu geldi yakamozlar içinden
Nergis durur mu
Koptu geldi, koştu geldi
Yasemini de davet ederek

Dediler kırmızıya boyayalım toprağı
Bolca alev ağacı, bolca begonvil
Ve de Atatürk çiçeği
Kan değildi sadece kırmızı

Dediler dünya kültürünü Geçitkale’ye taşıyalım
Kol kola dünya dansı
Rengârenk
Uçsuz bucaksız
El ele dünya barışı
Ve de barış elçileri
Tabut karşılamasınlar artık
Dünyanın bütün asker anaları
Sevgi dersinler kucak kucak
Barış götürsünler uçak uçak

Dediler adanın etrafını yüzelim
Yüzleşelim balıklarla
Girne’den Gazimağusa’ya
Gülücüklü güneş yanığı yüzlerle
Larnaka’dan Limasol’a
Turunç tutan ellerle
Baf’tan Güzelyurt’a
Selam vererek bize çiçek atan çiçeklere

Dediler Sophia Loren üzülüyor
Elizabeth Taylor ve de Brigitte Bardot
Altın kumu soruyorlar
Ve de bacasız sanayiyi
Ne yaptınız yarım asırdır Maraş’ı diye

Adanın goncalarıydılar
Açtılar
Büyüdüler
Gül oldular
Çiçek oldular
Şimdi de yuvası oldular
Bilimin, bilimselliğin
Ve de dünya barışının

Sen ey Ada Kent
Adanın yeni goncası
Umudumuz oldun
Işığımız
İyi ki geldin
Hoş geldin
Hoş geldin sen ey Ada Kent


28 Haziran 2018 Perşembe

SİYASETE FINDIK PASI


Derler ki; eğer bir aile fındık öncesi bir ay değil de 12 ay boyunca azar azar bahçeye hizmet götürürse ürün miktarını artırır.
Ne kadar artırır?
Bahçesini sevdiği kadar…
Dikenlerinden arındırdığı kadar…
Gübresini verdiği kadar…
Yine derler ki; eğer bir siyasi parti seçim öncesi bir ay değil de 12 ay boyunca gece saat 24.00’e kadar partinin kapısını açık tutarsa seçmen sayısını artırır.
Ne kadar?
Seçmenini sevdiği kadar…
Okşadığı kadar…
Beklentisini karşıladığı kadar…
Bugünkü iktidar partisinin doğduğu siyasi grubun ampulü, 1990’larda çalıştığım ilçede tam 24.00’de sönüyordu. Polis noktasının tam karşısıydı. Görevli memurumuz saatini buna göre ayarladığını söylüyordu. O dönemde parti binasında görev alanlar, bugün, gece yarısına beş dakika kala telefonla yoklama yapıldığını belirtiyorlar.
Disipline, özveriye ve bağlılığa bakar mısınız?
Şimdi 24 Haziran seçim sonucunu bu gerçeği gözeterek ele almak gerekir.
Artık saman ithal edildiği, fabrikalar satıldığı, işsizlik- enflasyon- faiz-dolar arttığı, askere kumpas kurulduğu için iktidar oyları düşmüyor. Böyle olsaydı 1950’lerden beri muhalefet defalarca iktidara gelirdi.
Şöyle de denilebilir: Muhalefet, karşı tarafın başarısızlığından yola çıkarak pusuda beklemekten vaz geçmelidir.
Ya ne yapmalıdır?
Çok ürün alabilmek için fındık bahçesini 12 ay boyunca piknik alanına çevirebiliyor muyuz? Aile olarak o güzelim yeşilliğin içinde yaşadığımız mutluluğu, dallarındaki meyvelerine yansıtabiliyor muyuz?
İşte seçmene ruhen dokunmak da, seçmeni kucaklamak da böyle bir şeydir.
Nasıl yapılacağı hususunda keşke bir reçete verebilseydim… Ama benim ülkemde bunun yollarını gösterecek o kadar çok gönül insanı var ki…
Yeter ki pazartesi diyetine dönüştürülmesin, inanarak niyet edilsin.