23 Şubat 2014 Pazar

AL BASMASI




Al basması ya da albastı denilen söylenceyi annem Ketayin Özdemir ile teyzem Nazile Er’den dinledim.


Gülyalı ilçesinde yerleşik Cörütoğulları sülalesinin ilki olan kişinin yeni doğan bebekleri sabahleyin beşikte ciğerleri alınmış ve kanı emilmiş olarak bulunmaktadır.


Bunun üzerine anne ile baba, bebek büyüyünceye kadar başında bekleme kararı alırlar. Gece yarısına kadar anne, gece yarısından sonra baba nöbet bekleyecektir.


Babanın nöbeti sırasında evin bacasından giren bir sinek, kadına dönüşür ve bebeğe yaklaşır. Beşiğin başında dolaşır. “Çocuksun kıyamıyorum, alıştım duramıyorum, anan baban çeksin günahını…” diyerek bebeği öldürmek üzereyken baba tarafından eteğinden yakalanır. Yılan, çayan gibi kılıklara giren kadın, babanın elinden kurtulmak için çabalarsa da başarılı olamaz. Aslında komşu köylerden bir kadındır. Söylentiye göre yöreye, denizden büyücü küpleriyle gelmişlerdir. Büyücülüğü meslek edinmişlerdir. Kitaba, mushafa karşı saygılı değillerdir.


Kaçmaya çalışırken bir yandan da “Beni öldürme, silsileme lanet olsun, bir daha yedi göbekten berinize uğrarsam” diye bağırmıştır.


Baba, yakaladığı eteği bırakmamış, hatta kadına çengelli iğne batırarak büyücü tılsımını bozmuştur. Eteğinden bir parça kumaş keserek ertesi gün, “Benim çocuklarımı öldüren budur” diyerek herkese göstermiştir. Milletin bilmesini ve duyarlı olmasını istemiştir.


Cörütoğulları sülalesinin, o bebeğin yaşama tutunmasıyla bugünlere geldiği söylenmektedir. O bebekten itibaren sülalenin geleceğini sağlayan her erkeğin çocukları, al basan kişileri atlayarak rahatlamalarını sağlamaktadırlar. Al basması, genellikle çocuklarda görülür. Çokça ağlayanlar, sürekli hasta olanlar, ani çığlık atanlar, ani irkilenler, korkanlar, gece kalkıp gezenler al basmış olarak nitelendirilirler. Yüzlerinin kırmızı renge dönüşmesi sonucu bu sıfatla anıldıkları sanılmaktadır. Yetişkinlere al basması; uyurlarken üzerlerine çullanılması ya da kâbus görmeleri şeklinde ifade edilir.


Atlayanlara alcı, bu işe de alcılık adı verilir. Al basan çocuk ya da yetişkin yere yatar. Ağzına su alan alcı, kişinin baş tarafından dolaşır ve üstünden atlar. Atlarken yatanın üzerine, ağzındaki sudan bir miktar püskürtür. Atlama işi üç kez tekrarlanır.


Al atlama sırasında alcının başının dönmesi, atlananda al olduğu şeklinde yorumlanır.


Al atlatanlar, fayda görmek adına alcının ocağından kül alıp saklarlar. Ayrıca alcıdan çengelli iğne ya da baş örtüsü almak da adetten sayılmıştır.


Alcılık, tıbbın geliştiği ve çocuk ölümlerinin azaldığı günümüzde itibar edilmeyen bir söylence olarak anılsa da Cörütoğulları sülalesi tarafından benimsenmiş bir inanıştır.

Biz al basması olayını, Cörütoğullarına has bir inanış olarak bilsek de dijital ortamda eski Türklerden beri devam eden ve bugün Anadolu’nun birçok bölgesinde benzer özellikler göstererek anıldığı bilinmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder